NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
346 - (1315) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا ابن
نمير وأبو
أسامة. قالا:
حدثنا
عبيدالله عن
نافع، عن ابن
عمر. ح وحدثنا
ابن نمير
(واللفظ له)
حدثنا أبي.
حدثنا
عبيدالله.
حدثني نافع عن
ابن عمر ؛ أن العباس
بن عبدالمطلب
استأذن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم، أن
يبيت بمكة
ليالي منى، من
أجل سقايته.
فأذن له.
{346}
Bize Ebû Bekir b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Numeyr ile Ebû Usâme rivayet ettiler.
(Dedilerki): Bize UbeyduIIah, Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti.
H.
Bize. İbni Numeyr de
rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize
UbeyduIIah rivayet etti. (Dediki): Bana Nâfi', İbni Ömer'den naklen rivayet
etti ki,
Abbâs b. Abdilmuttalib
sakiliği dolayısıyla Mina gecelerinde Mekke'de kalmak üzere Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Selîem)'den izin istemiş. O da kendisine izin vermiş.
(1315) وحدثناه
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا عيسى
بن يونس. ح
وحدثنيه محمد
بن حاتم وعبد
بن حميد. جميعا
عن محمد بن
بكر. أخبرنا
ابن جريج.
كلاهما عن عبيدالله
بن عمر، بهذا
الإسناد،
مثله.
{…}
Bize bu hadîsi İshâk b.
İbrâhîm de rivayet etti. (Dediki): Bize îsâ b. Yûnus haber verdi. H.
Bana bu hadîsi Muhammed
b. Hatim ile Abd b. Humeyd dahî hep birden Muhammed b. Bekir'den rivayet
ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Cüreyc haber verdi. (îsâ ile îbni Cüreyc'in)
ikisi birden UbeyduIIah b. Ömer'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet
etmişlerdir.
İzah:
Bu hadîsi Buhâri hacc
bahsinin bir-iki yerinde tahrîc etmiştir.
Sikâye : Su için
yapılan havuz, v.s.'dir. Bu kelime başka yerlerde sulamak mânâsına mastar
olarak, bâzan da maşraba mânâsında kullanılmıştır. İbn-i Esîr'in beyânına göre
sakîlik, Kureyş kabilesinin hacılara kuru üzüm şerbeti sunmasından ibaretti.
Gerek câhiliyet gerekse İslâmiyet devirlerinde bu vazife Hz. Abbâs b.
Abdilmuttalib'e aitti. Atâ'dan bir rivayete göre sikâye hacılara zemzem suyu
dağıtmaktır. Rivayete nazaran vaktiyle bu vazifeyi Abd-i Menâf görürmüş. Bu
maksatla tulumlarla Mekke'ye su taşır, Kabe avlusundaki deriden kaplara
doldurur; sonra o suyu hacılara dağıtırmış. Ondan sonra bu vazife, oğlu
Hâşim'e, ondan da Abdülmüttalib'e intikâl etmiş. Zemzem kuyusu kazılınca
Abdüîmuttalib kuru üzüm satın alır, onu zemzem suyuna atarak şerbet yapar ve hacılara
dağıtırmış. Abdülmuttalib 'ten sonra sikâye vazife oğlu Abbâs'a geçmiş,
İslâmiyet onu bu halde bulmuş. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu
vazifeyi onda bırakmış. Bir daha sikâyet vazifesi asırlar boyunca Abbâs
oğullarında kalmış.
Mina gecelerinden murâd
Zi'l-hicce'nin onbir, oniki ve on-üçüncü geceleridir. Nevevî diyor ki: «Bu
hadîs iki meseleye delâlet etmektedir:
Bunlardan biri teşrik
günlerinde geceleri Mina'da geçirme meselesidir. Bunun vacip veya sünnet olması
ihtilaflıdır. Ebû Hanîfe'ye göre sünnettir. Diğer ulemâ vâcib olduğunu
söylemişlerdir. İkinci mesele sikâye vazifesini görenlerin Mina'da yatmayarak
geceleyin zemzem suyu çekmek için Mekke'ye gitmeleridir. îmam Şâfiî’ye göre bu
mesele yalnız Abbâs'a mahsus değil aynı vazifeyi gören herkese şâmildir.
Ulemâmızdan bâzıları bu ruhsatın yalnız Abbâs'a, diğer bâzıları da Hz. Abbâs
sülâlesine mahsûs olduğunu söylemişlerdir.»
Hanefîler'e göre Mina
gecelerinde orayı terketmek mekruhtur. Çünkü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
ve keza Hz. Ömer mezkûr gecelerde oralarda kalmışlardır. Hattâ Hz. Ömer orada
yatmayanları cezâlandırırmış. Mamafih o gecelerde kasden başka yerde yatanlara
bir şey lâzım değildir. Bâzıları mezkûr gecelerde Mina'da yatmanın Hanefîler'e
göre sünnet olduğunu söylemişlerdir. Zahirîler'in de kavli budur.
Kurtubî böyle bir
kavlin İbni Abbâs ile Hasan-ı Basrî'den de rivayet olunduğunu, söylemiştir.
İbni Battal: «Mezkûr kavli İbni Uyeyne Hz. Ömer'le İbni Abbâs (Radiyallahu
arih)'dan rivayet etmiştir.» diyor. Yine Kurtubî'nin beyânına göre teşrik
gecelerinde Mina'da kalmak bilittifâk haccın sünnetlerindendir. Bundan yalnız
sikâye vazifesi görenlerle çobanlar müstesnadır. Bir gece yahut bütün teşrik
gecelerinde Mina'da kalmayıp acele Mekke'ye dönenlere İmam Mâlik'e göre kurban
lâzım gelir. Sefâkusî: «Mina'da gecelemek emrolunmuştur. Aksi takdirde Hz.
Abbâs ile başkalarına ruhsata hacet kalmaksızın Mekke'ye dönmek caiz olurdu.
diyor. Bu hususta birçok kaviller daha vardır.